Giriş
İnşaat sözleşmesi TBK m.470 vd. düzenlenen eser sözleşmesinin bir alt türünü oluşturmaktadır. Eser sözleşmesinin asli unsuru olan “eser meydana getirme” unsurunda belirtilen “eser kavramı” niteliği itibarıyla inşaat sözleşmesinin konusu olan inşaat kavramından daha geniştir.
Çünkü eser kavramı maddi şeylerin yanında, edim sonucunun taahhüt edilebildiği takdirde maddi olmayan şeyleri de kapsamaktadır. Oysaki İnşaat, maddi nitelikteki her türlü yapı eserini ifade eder. Ancak yapının az veya çok , doğrudan doğruya veya dolaylı olarak toprak (arz) ile bağlantılı olması gerekir. İnşaat sözleşmesini TBK m. 470 vd.’na uygun olarak tanımlamak gerekirse: “ İnşaat sözleşmesi, Yüklenicinin bir inşaat meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir”. Bu tanımdan yola çıkarak yüklenici sözleşmeye konu olan inşaatı, bedel karşılığı, meydana getirmeyi ve meydana getirdiği inşaatı iş sahibine teslimi borcu altına girmektedir. İnşaat sözleşmesini tanımlayarak eser sözleşmesi ile arasındaki bu farka değindikten sonra aşağıda iş görme sözleşmeleri arasında düzenlenen ve diğer iş görme sözleşmelerinden olan vekalet ve hizmet sözleşmeleri ile olan farkları ile temlik borcu doğuran bir sözleşme olsa da, özellikle yan edim yükümlükleri nedeniyle, bazen ayırt edilmesi güç olduğundan satış sözleşmesi de inceleme kapsamına dahil edilmiştir. TBK m. 487 vd.’nda düzenlenen yayım sözleşmesi ise, yayım sözleşmesine konu eser yukarıda açıklandığı üzere inşaat kavramına hiçbir zaman dahil olamayacağından, inceleme kapsamına dahil edilmemiştir.
•İş (Hizmet) Sözleşmesinden Farkları
Hizmet sözleşmesini işçi TBK m.393- İŞ K. m.8 vd.’na uygun olarak tanımlarsak: “ hizmet sözleşmesi , bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işverenin) da ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir”. Bu bakımdan iş sözleşmesinin konusu insan emeğidir. İş karşı taraf için ekonomik değeri olan her türlü faaliyettir.
•Edimler Bakımından
aa) Yukarıdaki tanım ile TBK m. 393 ve İş K. m.8 vd.’ndan anlaşılacağı üzere, inşaat sözleşmesinde; bağımsız bir bütün oluşturan inşaatı (sonucu) yaratmak için emek harcandığı halde, hizmet (iş) sözleşmesinde belirli bir süre işveren için emek harcayarak onun gösterdiği iş görülür. Dolayısıyla inşaat sözleşmesi ile yüklenicinin taahhüdü, edim sonucu olan inşaatı meydana getirerek meydana getirdiği inşaatı teslim etmek iken işçinin taahhüdü; bağımlı olarak iş görme borcu olan edim fiilidir.
bb) Bedel Hizmet sözleşmesinde işçi iş görme borcunu ücret karşılığı yerine getirirken, inşaat sözleşmesinde yüklenici borcunu bedel karşılığında yerine getirir. İş sözleşmesinde işveren, ücret ödeme borcunu nakden (para ile) yerine getirmekle yükümlüdür. Eser sözleşmesinde ise iş sahibi, karşı edimini nakdi bir ödemeyle gerçekleştirebileceği gibi ayni edimde bulunması da taraflarca kararlaştırılabilir.
•Bağımlılık unsuru bakımından
Bir diğer fark ise işçi iş görme borcunu işverenin gözetimi altında ve işverene bağımlı olarak; inşaat sözleşmesinde ise yüklenicinin inşaat meydana getirme borcunu kendi başına ve işçiye oranla daha bağımsız olarak yerine getirmesidir. Dolayısıyla hizmet akdinde işçinin çalışma saatleri ve talimatla bağımlılığı inşaat sözleşmesinden daha sıkıdır. Bu nedenle iş sahibi yüklenicinin işin görülmesi sırasında 3. kişilere vereceği zarardan TBK m. 66 uyarınca sorumlu olmayacağı gibi, yüklenici TBK m. 116 anlamında iş sahibinin ifa yardımcısı da değildir. Hizmet sözleşmesinde ise işveren işçinin işin görülmesi sırasında 3. kişilere vereceği zarardan TBK m.66 uyarınca sorumlu olduğu gibi, TBK m. 116 anlamında işçi yardımcı kişidir.
•Süreklilik Unsuru Bakımından
Hizmet sözleşmesinde işçi borçlandığı edimi, zaman içinde sürekli bir davranışla yerine getirdiğinden hizmet sözleşmesi sürekli borç ihtiva eden bir sözleşmedir. İnşaat sözleşmesinde ise yüklenici inşaat sözleşmesinden doğan borcunu sözleşmeye konu inşaatı teslim ile yerine getirdiği için inşaat sözleşmesi ani edim ihtiva eden (veya sürekli borç ilişkisine benzer) bir sözleşmedir.
•Vekalet Sözleşmesinden Farkları
Vekalet sözleşmesini TBK m. 502 vd.’na uygun olarak tanımlarsak: “ Vekilin vekalet verenin, iradesine ve menfaatine uygun olarak, bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.
•Edimler Bakımından
aa) İnşaat sözleşmesinde yüklenici sözleşmeye konu edim sonucunu meydana getirme ile teslimi taahhüdü altındayken; vekalet sözleşmesi ile vekil yalnızca edim fiilini yerine getirmeyi taahhüt etmektedir. Vekil borcunu TBK m. 505 vd. uygun olarak ifa ettiği takdirde vekilin meydana gelen sonuçtan herhangi bir sorumluluğu olmayacaktır. Çünkü vekil, vekalet sözleşmesiyle, bir edim sonucunu değil, belirli bir sonuca yönelik edim fiilinde bulunmayı taahhüt etmektedir.
bb) Maddi olmayan bir sonuç, ancak niteliği icabı bir iş görme sonucu olarak taahhüt edilebildikleri ölçüde istisna sözleşmesine konu olabilir. Niteliği gereği taahhüt edenin gücü dışında kalan ve tartılamayan faktörlere bağlı olan tedavi, öğretim ve davada belirli bir sonucun elde edilmesi taahhüt edilemez. Bununla beraber Yargıtay 13. HD 05.04.1993 tarihli kararında, “Burun estetiği ameliyatı ile istenilen ve kararlaştırılan şekle uygun güzel bir görünüm kazandırma taahhüt edildiğinden ortada belli bir sonucun elde edilmesi kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla böyle bir sözleşmenin eser sözleşmesi olarak kabulü gerekir” şeklinde karar vermiştir.
•Hukuki Nitelikleri Bakımından
Bir diğer fark ise inşaat sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmeyken vekalet sözleşmesinin, TBK m. 502 gereği, kural olarak eksik iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olmasıdır. TBK m. 502/3’te sözleşme veya teamülün varlığı halinde vekilin ücrete hak kazanacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla inşaat sözleşmesinde yüklenicinin inşaatı bir bedel karşılığı yerine getirmesi gerektiği halde; vekalet sözleşmesinde vekil, iş görme veya işlem yapma borcunu bir ücret karşılığı yapabileceği gibi herhangi bir ücret almaksızın da yerine getirebilir.
•Sona Erdirilebilmeleri Açısından
Vekil ile müvekkil arasındaki yoğun güven ilişkisine binaen taraflar, kural olarak, TBK m. 512 uyarınca sözleşmeyi her zaman sona erdirebilirler. İnşaat sözleşmesinde ise, TBK m. 484 uyarınca, iş sahibi yükleniciye tam tazminat vermek suretiyle sözleşmeyi feshedebilir.
•Sözleşmeden Doğan Borçların Yerine Getirilmesi Bakımından
aa) Vekalet sözleşmesinde vekil borcunu TBK m. 506 uyarınca bizzat ifa etmekle yükümlüdür. İnşaat sözleşmesinde ise yüklenici, aksi kararlaştırılmadıkça, işi başkasına yaptırabilir.
bb) İşin görülmesinden doğan giderler, vekalet sözleşmesinde vekalet verene; inşaat sözleşmesinde de ise yükleniciye aittir.
•Satış Sözleşmesinden Farkları
Satış sözleşmesi TBK m. 207 şöyle tanımlanmıştır: “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir”. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere satım sözleşmesi temlik borcu doğuran bir sözleşmeyken inşaat sözleşmesi bir iş görme sözleşmesidir. Ancak inşaat sözleşmesinde yüklenicinin meydana getirilen inşaatı teslim borcunun olması iki sözleşmenin bazen ayırt edilmesini güçleştirebilir. Yargıtay İBK 24.04.1978 tarihli kararında emek unsurunun önemli olduğu hallerde eser, mal tesliminin üstün tutulduğu hallerde ise satış sözleşmesinin varlığının kabulünün gerektiği belirtilmiştir. Gerçekten de bazen satış sözleşmesinde satıcıya malın tesliminin yanında montaj vb. borçlar da yüklenmiş olabilir. Bu yükümlülükler genellikle yan edim yükümlülüğü şeklinde olur. Yan edimler asli olmayan ve sözleşmenin tipini belirlemeyen ancak, asli edime tabi ve ikinci derecede bir nitelik ve amaç taşıyan edimlerdir. Dolayısıyla emek unsurunun nesne teslim unsurundan ağır bastığı durumlarda, ilgili edim sözleşmenin asli edimi haline geldiğinden, sözleşmenin inşaat sözleşmesi olarak nitelendirilmesi gerekir. Satım da sözleşme anında satılan alınan şey mevcut ve kullanılabilir iken, eser (inşaat) sözleşmesinde sözleşme anında eser ortada olmayıp, sözleşmeden sonra imali söz konusudur.
Hazırlayan : Av. Mahir ERSOY
KAYNAKÇA
AKKURT, S S, Türk Özel Hukukunda İş Sözleşmesi ile Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Başlıca Yükümlülükler ve Anılan Sözleşmelerden Ayırt Edilmesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 10, Sayı 2, 2008, s. 13-64.
ALTAŞ, H (2004), İstisna Sözleşmesinde Tarafların Sözleşmeyi Sona Erdirme Hakkı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, ANKARA.
ARAL Fahrettin, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Yetkin Yayınları, Ankara 2010.
EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayıncılık, İstanbul 2003.
EREN Fikret,Borçlar Kanunu Açısından İnşaat Sözleşmeleri, İnşaat Sözleşmeleri Yönetici- İşletmeci Mühendis ve Hukukçular için Ortak Seminer, Ankara 2001.
EYRENCİ, Öner ve Savaş TAŞKENT, Bireysel İş Hukuku, Legal Yayıncılık, İstanbul 2005.
REİSOĞLU, Safa, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Beta yayıncılık, İstanbul 2000.
REMZİ Mehmet ve Sezer AYDIN , Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İkinci Sayfa Yayınları, İstanbul 2010.
SÜMER, Haluk Hadi, İş Hukuku, Mimoza Yayınları, Konya 2011.
YAVUZ Cevdet, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul 2002.